8 Ekim 2017 Pazar

BRUJA (BRUXA/CADI) = BÖGÜ - BÜGÜ - BÜYÜCÜ











Alttaki linke göre, Bruja İspanyolca; Hint-Avrupa dil kökenli değil Katalanca Bruixa kökenli. Portekizce de Bruxa-Cadı anlamında. 

* "Origin and Etymology of bruja = Spanish, of non-Indo-European origin; akin to the source of Portuguese bruxa witch, Catalan bruixa" (link)

Bruja kelimesi, Portekiz ile İspanya'nın Katalonya bölgesine göç eden Alan Türkleri'nden geçmiş olabilir. Çünkü Büyücü kelimesi Eski Türkçede Bügü olarak geçer ve Bilge olarak ta kabul görür. 



Batılılar Kamları (Şamanları) Büyücü olarak algılamıştır ki, Kamlar genellikle Kadın'dır, Ortaçağ Avrupası'nda da zaten daha çok kadınları "Cadı" olarak sınıflandırmışlardır.

SB



* * * 


"“bügü” sözcüğüne ilkin eski Uygur metinlerinde rastlamaktayız. Clauson, sözcük için şu açıklamaları vermektedir: bögü: (bögö) „sage, wizard‟; the word seems to connote both wisdom and mysterious spiritual power.

Aynı kaynak Moğolca bö‟e, böge (şaman) karşılıklarına da dikkat çekerek Uygurcadan başlamak üzere sözcüğün kullanımlarını örneklendirmekte ve günümüzdeki büyü sözcüğünü de „ magic, mystical ‟; bögüle: - , bögülen - sözcükleri için “sihir, büyü, hikmet vb.” anlamlar vermektedir.

Räsänen, sözcüğü “bögü” biçiminde almakta ve Uygurca anlamını “Weiser”; Çağatayca bügi biçimini „Zauberei‟; Osmanlıca böyü, büyü, büy sözcüklerini de „Hexenmeister, H exe, Zauberer‟; Osmanlıca buġu biçimini „Hexerei,; Codex Cumanicus‟ ta yer alan bügü biçimini ise „Weiser, Prophet‟ olarak anlamlandırmaktadır.

Özellikle Moğolcadaki „şaman‟ anlamı ile Codex‟ te geçen „peygamber‟ anlamları arasındaki ilişki, kavramın geçirdiği değişikliği göstermesi açısından dikkat çekicidir. Bu kullanımlar bügü sözcüğünün, „bilgili kimse‟ anlamının yanı sıra, mistik güce sahip kimse anlamını da içerdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak büyü ve büyücü sözcüklerinin bügüden kaynaklandığını kuşkuyla karşılamak gerekir. Çünkü tüm kullanımlarında sıfat olarak görülen bir sözcüğün büyüde gördüğümüz gibi sıfatlıktan tümüyle çıkıp yalnızca ad olarak kullanılır duruma gelmesi oldukça güçtür. 

Mahmud Kâşgârî‟de bügü sözcüğünü “âlim, akil”; bügü bilge için “akil”; bilge bügü içinse “ ulema, hükema” anlamları verilmektedir.

Doç.Dr. Zafer ÖNLER
TÜRKÇEDE “bügü-bilge, ârif -âlim, bilge-bilgin” KAVRAMLARI,1999/detaylı




* * *


Prof.Dr.Osman Karatay
Bey ile Büyücü; Avrasya'da Tanrı Hükümdar Devlet ve İktisat,2006


Çeşitli başlıklar altında verilen konu, genel manada Medlerin Mag boyu veya zümresinin adının açıklanması temelinde, zaman içinde öbür dillere geçmesi ve Türkçe'de nasıl bulunduğu üzerine kurulmuştur. Mag kelimesi, hem Hind-Avrupa hem de Ural-Altay dil gruplarına geçerek sadece harf değişiklikleri ile aynı anlamlarda kullanılmıştır. Kelime Büyü ve Büyücülük ile başlayan ilk anlamını yeni değerler kazanarak süre gelmiştir. Yazarın verdiği örneklere göre, Türkçedeki m harfi b'ye dönüşerek 'bögü' (büyü), 'bükü/puku' (bilgin), 'beg' (bey), 'bek' (koruma), 'büke' (ejderha), 'böke' (güreşçe), 'bağıcı' (büyücü), 'bög' (böğ böceği), 'böcek,pek' (güç), 'bay' (zengin) ile 'büyük, puhu kuşu, başbuğ' kelimelerinde de bulunmaktadır. Mecusilik (ateşe tapma) kelimesinde de Mag kelimesi bulunmaktadır.

Yecüc ve Mecüc kavminden bahsedilirken bunların Tevrat'ta Gog Magog olarak geçen bu kavmin de Maglarla ilgili olduğu belirtilmiştir. Bunların yeri hususunda İslam coğrafyacılarının verdiği bilgilere göre, Yecüc Mecüc taifesi Asya'nın kuzeyinde yaşamaktadır. Yazar bundan sonra Moğol kavminin adının da Mag kelimesine dayandığını, Moğol kelimesinin Mog oğlu anlamına geldiğini söylemektedir. Aynı kelimeyi Macar (Mageri) kelimesinde de olduğunu ileri sürer.

Yukarıda Türkçe örneklerini verdiğimiz kelimeleri ilerleyen bölümlerde açıklayan yazar kitabın başlığında vurgulanan kelimelerin kökenlerini ortaya koymuştur.

Süleyman Özkan
Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt XXII, Sayı 1, Temmuz-2007





* * *



"Ammianus Marcellinus'a göre: Alanlar uzun boylu, güzel görünümlü ve hafif sarı saçlıdır. Silahlarının hafifliği nedeniyle oldukça hareketlidirler. Daha sade ve daha kültürlü hayat tarzıyla Hunlarla tamamıyla benzemektedirler. Onlar barbar geleneklerine göre kılıçlarını yere saplıyorlar ve Mars'a olduğu gibi kılıca tapıyorlar.

Alanları ve diğer Türk halklarını çok iyi bilen doğulu yazarlari onları Türk olarak adlandırmaktadırlar. Rus vakanüvisler, defalarca bahsettikleri Asları (Yasları), yani Alanları çok iyi tanımaktadırlar. Çok sayıda Rus prensi, Yas kızıyla evlenmiştir. 

Josephus Flavius'un “Jüdea Savaşları” adlı eserinin ilk eski Rusça çeviri ve şerhini yapan kişi, Yasların dili konusunda "dilleri sanki Peçeneklerin dili gibidir" demektedir. 

Portekiz'de Alenquer'de (kelimenin Alan tapınağı anlamına gelen Alan Kerk'ten geldiği düşünülür) Alanlara ait tapınak kalıntıları bulunmuştur.

MS.50'lilerde Romalılar için süvarilik yapan Alanlar; 5500'ü Büyük Britanya adasına gönderilerek Hadrian Duvarı'nın korumalığını yapmıştır."


Kazi T.Laypanov - İsmail M.Miziyev / ALANLAR





Buradaki verilerle, Arthur ile Excalibur Kılıcı'nın Britanyalıların "destanları"na Türkler vasıtasıyla geçtiğini görebiliriz.

EK : KATALANLARIN Batı Anadolu'da TÜRK KIYIMLARI "TÜRKLERİN ANADOLU’NUN BATI KIYILARINI FETHİ VE KATALAN KUMPANYASIKeith HOPWOOD - Çeviren: Serdar ÇAVUŞDERE" . Ve yaşananları yazan komutan RAMON MUNTANER 'in soyadının TÜRKÇE olması ve Kuşadası.




ilgili: