30 Ekim 2017 Pazartesi

Türk Kültürünün Anglo-Sakson Edebiyatına Etkisi...









Orta Dünyanın Analizi - İlkay Aydın

Elinizdeki kitap, Yüzüklerin Efendisi romanında yer alan en önemli karakterlerin hangi mitolojilerden alındığını karşılaştırmalı ve detaylı olarak anlatan inceleme-araştırma çalışmasıdır. Bugüne kadar sayısız araştırma yapıldı. Kitaplar, makaleler yazıldı. Ancak tam anlamıyla deşifre edilemedi. Bu konuda rehber bir kitap olacak. Kısacası, Tolkien’in romanı yazarken yaptığı kokteyli nasıl hazırladığını göreceksiniz. Bunun yanında Türk kültürünün diğer kültürlerle olan derin bağlarını da.(arka kapak)

J.R.R.Tolkien (1892-1973) : John Ronald Reuel Tolkien, İngiliz yazar, şair, filolog ve profesör unvanlı akademisyen. Uzmanlık alanı Anglo-Sakson Dili ve Edebiyatıdır. Hobbit, Yüzüklerin Efendisi ve Silmarillion gibi fantastik kurgu eserleriyle tanınır. Tolkien öldükten sonra kitapları oğlu Christopher Tolkien tarafından derlenip düzenlenerek piyasaya sürülmüştür.



Analysis Of Middle Earth by İlkay Aydın 
(the book is in English and Turkish)

The book in your hand is a research study describing that the most important characters in the novel of "The Lord of the Rings" have been received from which mythologies in detail and comparatively. Until today, numerous researches have been carried out. But it could not be deciphered literally. I think that his book will be a guide. In short, you will see how Tolkien prepared the cocktail he made while writing the novel. In addition to that, the deep ties of Turkish Culture with the other cultures.








İlkay Aydın'ın "Orta Dünyanın Analizi" kitabı ile ilgili olarak
Prof.Dr.Osman Karatay'ın yorumu: 


YÜZSÜZLÜKLERİN EFENDİSİ...
Arkadaş bir konu bilimsel yöntemle araştırılır, bir sonuca ulaşılır. Sen araştırma süreci, sonuç veya yöntemle ilgili fikrini dile getirirsin. Biliyorsan tabii. Yoksa toptancı yaklaşamazsın hiçbir meseleye. Burası toptancı hali değil, bilim meydanı. Bilen konuşur burada. Bilmeyen susar.

Dünyanın Türk olması mümkün değil. Bunu biz senden iyi biliyoruz. Ama süren araştırmaları, gayretleri "dünyayı Türk yaptılar" diye yaftalayamazsın. Sana rağmen de bu çalışmalar sürecektir.

Neyse, gelelim esas meselemize. Değerli arkadaşımız Ilkay Aydin'ın yakınlarda "Orta Dünyanın Analizi" adlı kitabı çıkmıştı. 20. yy'ın en önemli yazarı kabul edilen Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'ndeki öğeleri Türk mitolojisi ile karşılaştırıyor. Yavaş yavaş, düşünerek okudum. Çok istifade ettim. Bir kez daha kutlarım.

Tolkien bir dünya, dolayısıyla ona özgü diller ve kültürler tasarladı. Bunun saf derecede özgün olmasını bekleyebilir miyiz? En başta elflerin varlığını biliyorsak, elbette hayır. Dolayısıyla Tolkien ürettiği dilleri ne derece mevcut dillerden farklılaştırabildi? Ona da kuşkulu yaklaşmak gerekir.

İlkay'ın çok güzel tespitlerine ilave olarak bazı notlarımı burada aktarmak istiyorum. 

- Arda: Arapça 'arz' (aslında okunuşu 'ardh'), İng. 'earth', Mac. 'erdö' gibi birçok kelime 'yer' ile ilgili anlamlar içeriyor. Dolayısıyla, 'arda' çok özgün değil, kopya.
- Eldar: Quenya dilinde el kelimesi 'halk' demekmiş. Bana çok tanıdık geldi :). Ama Ön-Türkçede 'yıldız' kelimesinin karşılığı olmalı bu. Tolkien Ön-Türkçenin temel özelliklerini biliyor olmalı.
- Melkor: Kor kelimesi 'yükselen' demekmiş. Bizde de öyle. Quenya dili Türkçeden mi türetilmiş acaba?
- Çoğul eki -r: Bunun romandaki türetme dile eski Norsk dilinden değiştirilmeden alındığı görülüyor ama eski Türkçede de aynı çoğul eki var.
- Avar elfleri, bana tanıdık geldi.
- Kötü Maia'ların ismi olan 'balrog' sanki Macarcadan kopyalanmış. 
- Dehşetli iki balrogun ismi ilginç: Gothmag ve Thuringwethil. Birincisinde Goth gözüküyor. Olabilir diyeceksiniz ama durun ikincisinde Batı Gotlarının kendine verdiği isim olan Thuring var.
- Kurt adam Drauglin'in ismi hepinize Transilvanyalı Kont Dracula'yı çağrıştırmıştır.

Avarlar, Macarlar, Gotlar, Ulahlar derken bayağı bayağı Doğu Avrupa'da dolaşıyoruz. Kusura bakmayın, German mitolojisi Yüzüklerin Efendisi'ni üretecek yeterlilikte değil. Olsaydı Goethe'nin Faust'u bu kadar çok Yunan rengine bürünmezdi ve German olarak kalırdı. Ama Tolkien akıllılık etmiş, Yunan mitolojisi iyi bilindiği için neredeyse hiç girmemiş oraya.

- Saruman: Ak Saruman derlermiş ona... Saruman eski Türkçede zaten 'akça' demek. 
- Entleri ayaklandıran Radagast... Hayal ürünü mü sandınız? Değil. Antlar Avarlara direnen en önemli Doğu Slav kabilesinin ismidir, Radogast da onların kralı. Romandaki Radagast'ın hayatı Rhosgobel'de geçer. Burada da Rusya'nın kaynaklardaki en eski ismi olan Rhos geçiyor. Tolkien gerçek tarihten Ctrl C ve Ctrl V yapmış sanki.
- Boromir, adının anlamı bilinmese de (yani Tolkien bunu bize açıklamasa da), savaşçı komutandır. Ortak Slav dilinde bu kelime "Dünyanın Savaşçısı" anlamına gelir. Kaçmaz üstad! Doğu Avrupa benim bölgem.
- Alın bir tane daha: Smaug ejderhanın adı. Eski Slav zmay da 'tesadüfen' ejderha anlamına geliyor.
- Sauron'un bir kara şamancasına şekil değiştirmesini eski Türk kültüründeki "don (biçim) değiştirme" ile bağlantılı inceleyebiliriz.
- Uruk-hai halkı romanda Moğolsu bir tiple betimlenir. Lütfen sizler Uranhay kelimesinin anlamına bir bakıverin, nereye gideceksiniz.
- Resimdeki Gondor'un ismi "Taş ülkesi" anlamına geliyormuş... Bugün Taşkent'in merkezinde bulunduğu bölgenin eski İrani ismi Kang idi ve Ön-Türkçe Çaç 'Taş' kelimesinin çevirisiydi. Tolkien bu kelimeyi alıp sonuna eski Türkçede topluluk ve ülke anlamı veren dur- ekini koyarak bu ünlü kentin ismini elde etmişe benziyor.

Belki daha neler var İlkay'ın her sayfası dolu kitabına ilave edilebilecek...

Bir iyi, bir de kötü haberim var İlkay'a: Bu kitabın ikinci cildini yazabilir. Kitap o kadar iyi ki ve konu o kadar derin ki, bunu devam ettirmek gerekecek gibi... Daha bir kaç gün önce izlediğim bir filmde Elfler şarkıcılık ve dansözlükten başka işe yaramadıkları için Grimm kardeşlere saydırıp duruyorlardı. Emre Aygün, ikinci bir omuz verip onları Alperen haline getirmek de galiba sana düşen görev olacak. "



"Elf" was derived from "Alp", not only the name, they have the same character to...Origin is Turkish Culture !




Reha Başoğlu ile İlkay Aydın Ropörtajı
Sözcü/Kültür Sanat-22 Ağustos 2017


İngiliz dilbilimci ve Oxford Üniversitesi profesörü J. R. R. Tolkien’in inanılmaz hayal gücünün eseri Yüzüklerin Efendisi, kendine has öğeler taşımasıyla kimi çevrelerce bir sanat eseri olarak tanımlanırken, tüm zamanların en çok satan ikinci romanı olarak da dünya tarihine geçti. Peter Jackson'un yönetmenliğinde sinemaya aktarılan ve sayısız ödül alan seri ise dünyada milyonlarca kişi tarafından izlendi. Bu denli geniş çevreye hitap etmeyi başaran Tolkien'e, hayal gücüne, romanda yer alan felsefeye ve de sembollere ilişkin birçok kitap, analiz ve makale yayımlandı…

Mersin'de yaşayan harita mühendisi İlkay Aydın ise yeni çıkan ‘Orta Dünyanın Analizi’ kitabında Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi romanının yapısını oluştururken esinlendiği kaynağın Türk mitolojisi ve destanları olduğunu ispat niteliğinde ortaya koyduğunu belirtiyor. Kendisiyle İngilizce ve Türkçe olarak çıkan yeni kitabını ve detaylarını konuştuk…

R.B.: Kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz ve araştırmanız ne kadar sürdü? Gerek Erken Türk tarihi gerekse Tolkien eserleri konusunda geniş bir birikim isteyen bu süreç, ne gibi evrelerden geçti?

-  1981 Mersin doğumluyum. Yıldız Teknik Üniversitesi-Harita Mühendisliği mezunuyum. Meslek alanımda çalışmanın yanında yaklaşık 3-4 yıldır Ön-Türk kültürü ve tarihi üzerine araştırmalar, okumalar yapıyorum. Aynı zamanda ekstrembilgi.com adresinde bir web sitem var. Kitap fikri web sitemin sayesinde oldu. Hem Türk tarihi üzerine çalışmalarımı geliştirmek hem de web siteme içerik sağlayabilmek için bir Türk mitolojisi sözlüğünü okumaya başladığımda fark ettim benzerlikleri. Sonrasında 4-5 günümü alan bir yazı hazırladım. İnsanlardan olumlu tepkiler almak cesaret verdi ve kitabı yazmaya karar verdim. Sonrasında ne kadar zorlu bir çalışmaya talip olduğumu fark etmeme rağmen tüm önemli karakterleri deşifre edeceğimden emindim. 1,5 yıllık yoğun bir çalışmanın sonunda kitabımı tamamladım.

R.B.: Ön-Türk tarihi kimi araştırmacılar tarafından M.Ö. 40 bine kadar dayandırılacak kadar oldukça eski olmasına rağmen, yanlış siyasi politikalar nedeniyle bazı çevrelerce “Her şeyi de Türkler'e bağlıyorlar” gibi bir algı oluşmuş durumda. Kitabınızla ilgili de gelebilecek böyle eleştirilere şimdiden bir cevabınız var mı?

-  Öncelikle kitabımı okumalarını tavsiye ederim. Herkesin başta kabul etmesi gereken şey Türk kültürünün ve tarihinin büyüklüğü. Her şey Türkleri içeriyorsa söylemekten çekinmem. Ancak çalışmamda tarafsız ve bilimsel bir yaklaşımım var. Emin olmadığım hiçbir yerde Türklerle bir bağ kurmaya çalışmadım. Tolkien'in neyi nereden almış olabileceği konusunda düşündüm. Tespit ettiğim karakterlerin Yüzüklerin Efendisi'ndeki karakterlerle ortak özelliklerini maddeler halinde sıralayınca ortaya kitabım çıktı.

R.B.: Peki, okurlar, kitabınızda nasıl bir kurguyla karşılaşacak? Tolkien'in yarattığı dünyanın hangi bölümleri ele alınıyor?

-  Öncelikle Yüzüklerin Efendisi'ni bilmeyen ve mitoloji ile ilgili olmayan okurlar için temel bilgiler vermeye çalıştım. Sonrasında en önemli karakterlerin ayrı ayrı incelemesi karşınıza çıkıyor. Yüzüklerin Efendisi'ndeki karakteri tanıtıyorum. Mitolojide eşleştirdiğim karakteri tanıtıyorum. Sonrasında iki karakter ortak özelliklerini sıralıyorum. Bunun haricinde Orta Dünya haritasının gerçek yerini izah eden bölüm, mekanlar ile ilgili çözümleme ve karakterler haricindeki araştırmamda ortaya çıkan ek bilgiler, motifler, ve olayları kısaca değerlendiren genel notlar bölümüyle tamamlıyoruz.

R.B.: ‘Yüzüklerin Efendisi kitabında Tolkien'in Türk düşmanı olduğu ve Orc'ların da Türk olduğu' iddiası var. Kitabınızda ise bununla ilgisi olmayan bambaşka bir boyut karşımıza çıkıyor. Bu ‘Orc'lar Türktür' iddiası nereden çıktı ve işin aslı nasıl?

-  Bu iddia, kitabımla ilgili bana sorulan soruların başında geliyor. Sanırım çalışmamın bu tür spekülasyonları içerdiğini düşünmelerinden kaynaklanıyor. Bu konu Tolkien'in mektuplarında geçer. Orc’ları tanımlarken “Kısa boylu, geniş vücutlu, yassı burunlu, soluk benizli, geniş ağızlı ve çekik gözlü -Avrupalı gözüyle- Moğolların daha aşağı ve daha sevimsiz versiyonlarıdır” şeklinde bir ifadesi var. Bir diğer konu ise Orhun kelimesinin İngilizce yazılışının ‘Orkhon’ olmasından kaynaklı. Sonraki açıklamalarında ırkçı bir yaklaşımı olmadığını beyan ediyor. Ben de Tolkien'in ırkçı olmadığını düşünüyorum. Tolkien, kahramanlarına, mekanlarına, öğelere isim ararken dünya mitolojilerinden faydalanmış. Numenor krallarına ad verirken Oğuz Kağan'ın oğullarının isimlerinden faydalanmış. Rohan Kralı Theoden'in defin töreni Türklerdeki ‘yuğ töreni’dir. Kitabımda da detaylı bir şekilde izah ettiğim gibi büyük oranda Türk kültüründen faydalanmış. En önemli karakterleri oluştururken, Türk mitlerini hikayenin merkezine yerleştirmiş. Irkçılık veya düşmanlık bunun neresinde?

R.B.:Teşekkür kısmında Dr. Muazzez İlmiye Çığ'ın ve Prof. Dr. Osman Karatay'ın isimleri var. Kitabı yazarken size nasıl destek oldular?

-  Aslında Tolkien de bir teşekkürü hak ediyor. Sağ olsun bana tüm mitolojileri okuttu. Sümer mitolojisi ile ilgili bazı detaylarda İlmiye Hocanın değerli katkısı oldu. Sayın Osman Karatay hocamın ise Elf ve Alp karşılaştırmasını içeren değerli makalesi işimi kolaylaştırdı. Kendisini her fırsatta rahatsız ettim. Takıldığım bazı konuları danıştım. Bazen tamamladığım bölümleri kendisine okutup bir nebze de olsa çalışmamın teyidini yapmaya çalıştım.

R.B.:Tolkien'in Orta Dünyası'nın esin kaynağı için yurtdışında birçok felsefi ve dil bağlamında eleştiriler, analizler yayımlanıyor. Kitabınızda dikkatimi çeken nokta, bunların arasında yaratılış mitosunda İbrahimi dinleri, İskandinav, Yunan mitolojisi ya da Doğu mitolojisine bağlayan çalışmaların aksine Türk mitolojisini örnek gösteriyorsunuz. Bu kıyaslamalardan Türk mitolojisi nasıl galip çıktı?

-  Kitabımda bunu detaylıca anlattım. İlk önce Tolkien'in oluşturduğu hiyerarşiyi algılamak ve kağıda kaleme dökmekle başladım. Hikayede Tanrı Eru evreni yaratmıştır. Kendisine arkadaşlık etsin diye de Valar ve Maiar'ı yaratmıştır. Burada Tanrı-Tanrı Yardımcısı-Rahip veya Tanrı-Tanrı yardımcısı-Kam veya büyücü şeklinde bir oluşum çıkıyor. Bu oluşumu tüm dünya mitolojileri ile karşılaştırmak gerekiyordu. Elemeyi yaptıktan sonra her şey çorap söküğü gibi geldi.

R.B.:Yaratılış mitoslarından Altay, Er Sogotoh ve Yakut destanlarından referans veriyorsunuz. Orta Dünya'nın bu destanlarla ilişkisini kısaca açıklar mısınız?

-  Bizzat ‘Orta Dünya’ kelimesi bu destanlarda geçiyor. Orta Dünya kelimesinin İskandinav mitlerinden alıntı olduğu konusunda genel bir kanı var. İskandinav dillerinde geçen mid-gard ‘Orta Bahçe’ veya ‘Orta Yer’ anlamına gelse bile ‘Orta Dünya’ demek değildir. Siz olsanız halihazırda Türk mitolojisindeki ‘Orta Dünya’ kelimesini mi kullanırsınız yoksa mid-gard'ı esnetip ‘Orta Dünya’ manasında mı kullanırsınız? Aslında bu benzerlik İskandinavlar ve Türkler arasındaki kültürel etkileşimi de ortaya çıkarıyor. Bu açıdan ayrı bir önemi var.

R.B.: İyilerin tarafındaki Gandalf ile Oğuz Kağan destanındaki Arkıl Hoca karakteri eşleşiyor. Kimdir Arkıl Hoca, benzerlikleri nelerdir?

-  Arkıl ve Irkıl Hoca yüce bir şaman. Şamanların atası kabul edilir. Oğuz Kağan destanında geçer. Aynı zamanda Oğuz Kağan'ın oğlu Gün-Han'ın veziri, yaşlı bilge danışmanı olarak geçer. Bu özellikleri ve Aragorn-Gandalf ilişkisi sebebiyle benzetilebilir. Gandalf'ın bir diğer adı da ‘Gri hacı’dır. Ancak kitabımda bahsettiğim gibi Gandalf'e Irkıl hoca demek araştırmamı eksik kabul etmek demektir. Gandalf'ın kim olduğunu bölümdeki metnin tamamını okuyanlar anlayacaktır.

R.B.: Harita mühendisi olmanızın çalışmanıza etkisini herhalde kitabınızın son bölümünde ilginç bir çözümlemeyle görüyoruz. Bu çözümleme aklınıza nasıl geldi?

-  Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü’ndeki değerli hocalarıma saygılarımı sunuyorum. Mesleğimi en ilginç şekilde icra eden ben oldum sanırım. Tolkien'in her bir öğeyi bir yerlerden esinlenerek oluşturduğu fikri zihnimde yer edince, “neden Orta Dünya haritası da gerçek dünya haritasında olmasın?” diye düşündüm. Dünya haritasını bölge bölge tarayıp Orta Dünya’daki yer şekillerini eşleştirmeye çalıştım. Bulmam çok uzun sürmedi. Ancak Orta Dünya haritasını tam olarak tespit etmek için 17 noktayı çakıştırdım. Yorucu bir çalışmaydı.

R.B.: Kitabınızda Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi eserinin Türk destanları ve mitlerindeki karakterlerden ve kültüründen esinlenerek ortaya çıktığını ispat niteliğinde gösteriyorsunuz ve kitabınız İngilizce olarak da çıkacak. Yurtdışında okunması ve yankılanması açısından şimdiye kadar ne gibi çalışmalarınız var?

-  İngilizce tercümesi Türkçe baskısıyla eş zamanlı tamamlandı. Şimdilik amazon.com'da yayınlanıyor. Kindle okurları için dünyanın her yerinden erişilebilir durumda. İngilizce ve diğer dillere çevrilip basılı halde yayımlanması ile ilgili İngiltere'de çok uluslu bir yayınevi ile görüşebilirim. Öncelikli olarak Türkçe baskısında istenilen noktaya gelmesini bekliyorum. Kitabımın yayın tarihi dikkate alındığında yurtdışı için adım atmanın erken olduğunu düşünüyorum. 2. baskıda kitabı genişletme ihtimalim sebebiyle de biraz bekliyorum.

R.B.: Daha fazlasını araştırmak isteyen okurlara hangi eserleri okumayı tavsiye edersiniz?

-  Ben çalışmamı yaparken Julius Ceasar'ın Gallia Savaşı isimli kitabından tutun George Macdonald'ın ‘Princess and Goblin’ine kadar okumak durumunda kaldım. Tolkien'in özellikle ünlü Rus Türkolog Vasiliy Radloff'un eserlerinin tamamını okuduğuna eminim. Tolkien'in neleri okuduğunu şöyle hayal etmeye çalıştığımda kendisinin orta çağ masal ve efsanelerini sevdiğini, Fin diline olan ilgisi sebebiyle bir şamanik destan olan Kalevala'yı okumasından sonra Orta Asya'yı derinlemesine incelemeye başladığını tahmin ediyorum. Sonrasında bu kadar bilgiyi nasıl kullanırım noktasında Yüzüklerin Efendisi'nin ortaya çıktığını düşünüyorum.

R.B.: Türk kültürü, dili ve destanlarının bu kadar köklü bir tarihe ve zengin bir sembolizma evrenine, hem de Tolkien'in yüz milyonlarca kişiye ulaşan hayal gücünün eserine kaynaklık edecek kadar derya deniz bir niteliğe sahip olmasına rağmen, Türk dünyasında bu tür romanlar göremiyoruz. Her iki evreni inceleyen biri olarak bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Popüler tabirle sorarsak; Neyimiz eksik?

-  Aslında son dönemde Türkiye'de fantastik edebiyatta Türk mitolojisini içeren eserlerde artış gözlemliyorum. Mitoloji denince dinsel hikayeleri de kapsıyor. Belki çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkede olmamız ön yargılı bakmamıza sebep oluyor ve bizi kendi kültürümüzden uzaklaştırıyordur. “Neden biz yapmadık” diye hayıflanmakta haklıyız. Bu soruyu sosyologların ve edebiyatçıların cevaplaması daha doğru olur.

R.B.: Kitabınızda yer alan Orta Dünya ve Türk medeniyetleri ilişkilendirmesi oldukça ses getirecek. Orta Dünya'nın Türk kökenlerini araştırmaya devam edecek yeni eserler gelecek mi? Kısacası bir sonraki projeniz ne olacak, ipucu var mı?

- Açıkçası Orta Dünya ve Türk ilişkisi yerine herhangi bir dünya mitolojisinden olduğunu keşfetseydim de kitabı yazardım. Tabi Türk kültürünün yoğun olması bizim için ilgi çekici ve önemli. Kitabımın sonunda bahsettim. Eğer okurlardan yoğun bir talep gelirse Yüzüklerin Efendisi'nde incelenmesi gereken çok sayıda konu hala mevcut. Örnek vermek gerekirse, Tolkien'in oluşturduğu diller muazzam. Olayları Joseph Campbell'in monomitleri ile eşleştirilebilir bir çözümleme de yapılabilir. Benim temel amacım Ön-Türk kültürü ve tarihi üzerine çalışmak. Zaten bu kitap çalışması da tesadüfen fark ettiğim bir durum. Türk mitolojisi sözlüğü okurken bir anda kendimi Orta Dünya'nın içinde buldum. Bir sonraki projeme henüz karar vermiş değilim. Üzerinde düşündüğüm birkaç konu var. Etrüskler, İskitler, Avrupa dillerine yerleşmiş Türkçe sözcükler gibi… Sayın Muazzez İlmiye Çığ hocamın bir önerisi oldu. Belki hiçbiri olmaz ve Silmarillion'da yer alan karakterleri analiz ederim. Zaman gösterecek....








Betül Lostris'ten kitabın analizi için link Anka Enstitüsü





"Herkes Türk değil", Türkoloji adına araştırma yapanların sloganı da bu değil zaten. Türkler tarihi, kültürü, efsaneleri ve bir birey olarak "Avrupalı"ların içine nüfus etmiştir. Batılıların, Türkleri "doğulu ve alt medeniyetten" görmeleri, geçmişi bırak bugün dahi "kendilerin üsttün medeniyetten" saymalarından kaynaklanmaktadır. Açıkça görülür ki, hala "ari ırk" teorisine sarılmaktadırlar. 

Doktora öğrencilerinin çalışmalarında birazcık Türk kültürü ve tarihine atıf yapılsa, doktoralarını vermemek için önüne engel koyarlar. Türk kültürü ve tarihini "Batı tarihi ve kültürüyle karşılaştırmalı araştırma yapanlara "sen bununla ilgilenme, o Türk değil, Türk Orta Asya'dan geldi, o dönemde Türkün ne adı ne de kendisi vardı" diyerek projesine onay vermezler. 

SSCB döneminde "Kurşunlanan Türkoloji" gibi, bugün AB+ABD Üniversiteleri + UNİCEF - NWO (Yeni Dünya Düzencileri) ve hatta BM bile Türkoloji çalışmalarının önüne engel koymaktadır. Bunu da en çok yurtdışında öğrenim gören doktora öğrencileri yaşar. Araştırma yapan "batılılar" Türk dünyasına bakmak bile istemez. Pazırık'ın Gordion Kurganı ile bağlantısını görmek istemez. Alp'ın Elf'le olan bağını göz ardı eder. Türkçe'nin dünya dillerine etkisini duymak istemez. Anglo-Sakson destanı olan Arthur, Excalibur, Lancelot, Beawulf'un ya da Hıristiyanların Kutsal Kase'sinin Türk kültürünün içinden çıktığını şiddetle red eder.  Alman, yani 1200'lerde yazılan German destanı Nibelungen'da  geçen Balmung Kılıcı'nın aslında Siegfried'in değil 453'te ölen Attila'nın Kılıcı olduğunu, 6.yy'a gelindiğinde ise Arthur adının ilk kez görüldüğünü ve 12.yy'da da Excalibur kılıcıyla beraber tanıtıldığını ve hepsinin de çalıntı ve sonradan uydurma "destanlar" olduğunu da kabul etmez.  Vikinglerin tanrı diye kabul ettikleri Odin'in bir Türk olduğunu bilmek istemez. Nasıl ki "Avatar" filmi Yakut Türkleri'nin Olonho Destanı'ndan çıkma ise, Çin Destanı olarak geçen "Mulan" da bir Türk'tür... Hatta, Homer'in destanları bile Dede Korkut ile paralellik taşır ki, Homer'den daha eski olduğunu söyler Azerbaycan Türkologları...

1940'lı yıllarda okul kitaplarında geçer İskitler'in Türk olduğu. Peki, yeni nesil bugünkü eğitim kitaplarından öğrenebiliyor mu bunu? Hayır!.. 1949'dan beri eğitimimizin içinde cirit atanlar, Türk tarihini değiştirme tohumlarını bir bir atmıştır... Üstüne de artarak gelen din eğitimi cilasını vurmuştur. O günden beri gelip geçen hükümetler ise, ne içte ne de dışta, Türkoloji araştırmalarına "canı gönülden" destek vermemiştir...Lakin bu değişecektir. Bize düşen görev ise, Türkoloji alanında çalışıp tüm zorluklara karşı göğüs geren hocalarımızı, öğrencilerimizi ve araştırmacılarımızı desteklemektir. Saygılar, SB.






"Sen Türk olduğunu unutsan da, düşmanın asla unutmaz!"
Ebulfez Elçibey 
(1938-2000)